GÜNDEM Haber Girişi : 06 Haziran 2017 12:22

Kim kazanacak? Barış mı? Savaş mı?

Kim kazanacak? Barış mı? Savaş mı?
Cambridge merkezli Forever Pr CEO'su, Türk ve Çin asıllı Sibel Arzulu tek bir soruya onlarca soruyu sığdırdı. İngiltere'de terör saldırılarının ilk halkası: 22 Mart Westminster saldırısı

Polis, hükümet ve dünya medyası tarafından ele alınan Westminster saldırısının oluş tarzından dehşete düşmüştüm. Resmi kaynaklar saldırıyı gerçekleştiren kişinin "Islam terörizminden" etkilendiği ve bunu tüm dünyaya göstermek istediğini söylemişti. Saldırıdan bir sonra ki gün Amaq Haber Ajansı tarafından yayınlanan bildiride İslam devlet grubu saldırının arkasında ki güç olduğunu iddia etti. O anki yetersiz bilgiye rağmen bu kadar çabuk bir şekilde bu eylemin başka bir "islam terör saldırısı"olduğunu söylemeleri bana göre adaletsiz, utanç verici ve aldatıcıydı.

Birkaç örnek vermek gerekirse, uluslararası basında yayınlandıktan sonra yanlış kişinin tutuklanması ve hala cezaevinde olması yetkililerin yeterli özeni göstermediklerinin kanıtı olmuştur benim için.

Sonrasında, Noel gününde doğan ve çocukluğu boyunca kilisede dini bir eğitim görmüş Adrian Russel Elms isimli ikinci bir ismin suçlandığını öğrendik. Merak edilen ise bu kişinin İslam'a ne zaman geçtiği ve ismini ne zaman yasal olarak değiştirdiği ile ilgili bir kanıtın olmaması. Fakat bütün araştırmalardan sonra bu kişinin İŞİD ile hiçbir bağlantısının olmadığı ve saldırının gerçekleştiği zaman diliminde kokain kullanıp hayat kadınları ile birlikte olduğu öğrenildi.

Büyük Medya kuruluşlarının toplum algısını manipüle etmek için başvurduğu yöntemlerden de bir örnek vermek isterim. Westminster saldırısının gerçekleştirildiği gün ABD hükümetinin Suriye'ye bir hava saldırısı yaptığı bütün büyük haber kaynakları tarafından yayınlanmış ancak 33 sivilin hayatını kaybettiği ile ilgili hiçbir bilgi paylaşılmamıştır. Bu verdiğim örnek, insanların neden büyük medya devlerinin dışındaki yeni haber kaynaklarını aramaya başladıklarının ve büyük medya devlerinin artık güvenilmez olduğunun da ideal bir örneğidir.

Toplumsal ve politik açıdan gözlemlerime dayanarak her eylemin bir domino etkisi yarattığını ve bu çerçevede yetkililerin Westminster saldırısından sonra ABD saldırısını nasıl ele alıp insanlara intikam duygusunu sunduklarını gördüm. Benim için bu bir yeni çağ propagandasıdır.

O sabah ise giderken 6 ülkeyi cezai yaptirim altina alan uçaklarda eklektronik cihazlarin

kullanımı yasaği haberini dinlediğimi hatırlıyorum. Karamsar oluşum ve müslüman ülkelere uygulanan cezai yaptırımın toplumda yaratacaği tepki,  muhalif görüşlere son vermek amacıyla 'kesin uçakta bir terör saldırısı olacak diye düşünmeme sebep oldu.  Tam da korktuğum gibi, ne bu rastlantı ve ne de takip eden süreçteki yanlış bilgilerin gündeme gelmesi, Theresa May'in yayınladığı 50 madde, İngiltere'nin özellikle gençlerin radikal islamla ilgili yüksek sesle konuşmalarına neden olan eğitim ve sağlık sistemini hedef alan 'Engel Ol' adındaki ulusal kampanyası beni şaşırtmadı. Benim için Theresa May hükümeti yönetiminde İngiltere yavaş yavaş Britanyalı müslümanlardan kopuş yaşamakta ve toplum islamofobiye doğru evrilmekte.

 Kişisel olarak ben hiç kimsenin savaş istediğine inanmıyorum. Şu ana kadar savaş yanlısı hiç kimseye rastlamadım. Savaş yanlısı olan insanlar değil, hükümetlerdir. Eğer batılı ülkelerin savaş tarihlerine, Orta Doğu'da Suriye'den tutunda Yemen, Filistin'e kadar neler olduğuna bakarsak, savaşın insanlara yardım etmediği, barışı güçlendirmediği ve sonuçlarının daha iyi bir dünya yaratmadığı açıktır.

 Barışın hükmettiği daha güzel günlere...

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.