Tarhan neden kaybetti? Akşener ne yapmalı?

BÜNYAMİN DOBRUCALI /

Türk siyasi hayatında bugüne kadar 200'e yakın parti bir arz-ı endam eyledi. Büyük umutlarla kurulan bu partilerin bir çoğu ne yazık ki siyasi mezarlıkta yerini aldı, bir çoğu ise tabela partisi olarak yaşam savaşı vermeye devam ediyor. Büyük umutlarla, büyük beklentilerle kurulan ancak siyasette fırtınalar estirmesi beklenirken meltem tadında bir esinti bile yaratamayanlar kervanının son halkası Anadolu Partisi oldu. CHP'den ayrılan Emine Ülker Tarhan'ın lideriliğinde merkez sol düşüncesiyle sahne alan parti bindelik yüzdelerle hesaplanan oy alarak kepenk kapatmaya mecbur kaldı. Meral Akşener liderliğinde yeni kurulacak partinin adım seslerinin duyulduğu günlerde Anadolu Partisi'nin bütün süreçlerinde yer alan bir isme Sedat Demirer'e 'ne oldu? Neden oldu? Nasıl olmalıydı?' sorularını yönelttim.

Ortaya Türk siyasetinin kapalı kapılar ardında dönen gelişmeleri de dahil keyif verici bir sohbet çıktı.

İşte Anadolu Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak birbeir partinin mutfağında yer alan Sedat Demirer'in anlattıkları..

GENEL BAŞKAN'IN ALGISINI AŞAMADIK

Anadolu Partisi'nin kuruluş amacı doğru bir amaçtı. CHP'den ayrılan bir grup olarak değil Türkiye'nin ihtiyacı olan merkez partisi gibiydi. Kurucuları arasında her partiden isim vardı. Ama Genel Başkan'ın sosyal demokrat yapısını bir türlü aşamadık. Başlangıç yapısı neyse sonuç da ona göre oluyor. Her ne kadar tabanda değişik partilerden gelenler de olsa liderin zihniyeti her zaman için etkin kalıyor. Birinci sebep budur.

KİMLİKSİZ PARTİ OLMAZ

Yani partinin kuruluş amacıyla partinin örgütlenirken Türkiye'ye verdiği mesaj Genel Başkan'ın ağzından çıktığında daha farklı algılanıyor. Herkes Genel Başkan'ı dinlediği, onun ağzından çıkacak olana kulak verdiği için o hangi siyasi kulvardaysa o zihniyete uygun söylemlerde bulunması şart. O söylemlerde bulunmazsanız, ekonomik ve sosyal mesajlarda bulunmazsanız partiyi bir yere oturtamıyorsunuz. Partinin ideolojik anlamda bir yere mutlaka oturması gerek. Partiyi kimliksiz bırakırsanız, siyasi bir kulvara sokamazsanız eğer taraftar da bulamıyorsunuz, taban da bulamıyorsunuz, oy kullanacak seçmen de bulamıyorsunuz.

KİMDEN YANASINIZ?

Ekonomik anlamda siyasi partileri bir yere oturtmanız lazım. Amacınız nedir? Devletten yana bir ekonomi mi? Halktan yana mı? Orta direkten yana mı? Sermayeden yana mı? Köylüden yana mı? Ekonomi politikanızı belirlerken Türkiye'nin milli değerleri üzerine mi kuracaksınız? Bunların hepsini birleştirdiğinizde bunların üzerine gidemediğiniz takdirde sermayeden kopup ona yönelik projeler üretemezseniz veya yoksul kesime yönelik proje üretemezseniz, her kesimden korkup her kesime bir tutam bir şey vermeye kalktığınızda ekonomik anlamda bir başarı elde etmeniz mümkün değil.

LİDER CESUR OLMALI

Bu konuda liderin kesinlikle cesaretli olması lazım. Çünkü ben yaşadığım süreçte gördüm ki, liderin cesareti daha ön planda ekip kesinlikle lider üzerinde etkili olamıyor. Bizim siyasi kültürümüzde baskın lider bulmak lazım. Veya paylaşmasını bilen lider bulmak lazım. Yani fikir alan, akıl alan, ekibiyle birlikte istişare yapabilen ve yaptığı istişareden sonuç çıkaran, ekibiyle birlikte hareket eden bir lider olmak zorunda.

'BEN BİLİYORUM' DİYEN LİDERLE OLMAZ

'Ben biliyorum' diyen liderle hiçbir yere gidilmeyeceğini biz yaşadık ve gördük. Sadece dinleyen lider ama hiçbir şey yapmayan liderle de bir yere varılmadığını gördük. Toplum liderin mesajını çok güzel algılıyor. Televizyon programlarında olsun, seçim otobüsünün üzerinde konuşurken olsun halk anlıyor. Benim liderim otobüsün üzerine çıkıp konuştuğunda ben dahi bir şey alamıyorsam, ben dahi bir sonuç çıkaramıyorsam toplumun çıkarması mümkün değil. Hem siyasi bir söylev duymak istiyor toplum hem ekonomik söylevi duymak istiyor. Siyasi olarak sizi bir yerde görmek istiyor. Türkiye'nin geneline baktığınızda kıyı kesimlerine baktığınızda dünya görüşüyle, yaşam koşullarıyla İç Anadolu'dan farklıdır. Türkiye geneline yönelik fikir üretmek zorundasınız.

ÖRGÜTLENME KOLAY

Türkiye'de siyasi anlamda örgütlenmek çok kolay. Siyaset yapan herkes sistemin içine girmek için çaba sarf eder. Mutlaka siyasette bir nema bekler. O nemayı beklediği için de mutlaka örgütlenirsiniz. Burada önemli olan örgütlenme değil, nitelikli örgütlenme. Asıl zaman alacak olan sonuç alıcı örgütü kurmak. İnsanların deneyip de başarısız olduklarını anlamanız için en az bir seçim geçirmek zorundasınız. Eğer o seçimi kaybederseniz de bir daha toparlayamazsınız. İyi analiz etmek şart.

ZATEN KÜSKÜNLER DIŞARDA

Bütün siyasi partilere baktığınızda CHP olsun, AK Parti olsun, MHP olsun zaten güçlü olan partilere menfaati olanlar da gerçekten iyi niyetle bir şeyler yapmak isteyenler de bu partilerde yerlerini almış durumda. Geri kalanların, dışarıda kalanların yelpazesine baktığınızda küskünlerin, yorulmuşların ya da emeklilerin olduğunu görürsünüz. Bunlarla yani 'yorgun savaşçılarla' partiyi kurduğunuzda bunları sahada aktif olarak tutacak çok iyi bir Genel Merkez örgütlenmesine sahip olmanız gerekir. Aktif bir genel merkeziniz yoksa bu yorgun insanları, küskün insanları bir arada tutmanız çok zor. O kişiyi yönetime almadığınızda veya o kişinin sevmediği kişiyi yönetime aldığınızda küskünlük mutlaka olacaktır.

AMATÖRCE DÜŞÜN, PROFESYONELCE HAREKET ET

Benim formülüm şu. 'Amatörce düşünen ama profesyonelce hareket eden' bir ekip kurmak gerekir. Eski siyasilerden bir şeyler beklemek çok yanlış. Eski partililerin profesyonelliği partilere zarar veriyor. Onun yerine gerekirse hiç siyasete girmemiş, halkın içinden gelen amatör ruhla çalışacak insanlarla başarı çok daha kolay olur.