Maskemin Şifresi

Maskemin Şifresi

Muhalefet başkanımın iban numaralarına takmış... Vatandaşa iban mı verilirmiş, hükumetin başka bir şeyi yok muymuş? Kolonya veriyor, maske veriyor yetmez mi? Hem sorun bakalım, niye veriyor iban numarasını? Önümüzden gelen Ramazan, fitresini vermek isteyen vatandaş zorda mı kalsın, fitremi nereye vereceğim, diye kara kara düşünsün mü? Buna hizmet derler işte! Tabii ki anlayana!

Hanımdan sonra büyük oğlan da başladı öksürmeye. Yok, korona falan değil. Virüsün ne işivar bizde? Çocukları bir görseniz; canavar gibi hepsi. Virüs bizimkileri görse korkar vallahi! Öksürüğün nedeni farklı; çoktandır soba yanmıyor evde. Sağ olsun, başkanım kömür göndermiş ama bu yıl eksik mi geldi ne? Üstelik torbaların içinden bol bol taş çıktı. Aman muhalefetin diline düşmesin; başkanın kömürleri taşlıymış, seçmenleri soğuktan hasta olmuş, diye veryansın ederler yoksa.

Başkanımın iban numarasına laf söyleyen muhalefet sessiz sedasız kent devletleri kurmuş da kimselerin haberi olmamış. Fakir fukaraya yardım eli uzatıp başkanımın önüne geçmek isterlermiş... Bak bak bak! Ama başkanımdan kaçar mı; devlet içinde devlet olmaz, deyip hesaplarına nasıl el koydu. Haksız mı? Türkiye devletimiz varken bir de İstanbul devleti, Ankara devleti, İzmir devleti, Adana devleti gibi devletler mi olsun çevremizde? Diyorlar ki, Kayseri Belediyesi topluyor, Konya Belediyesi topluyor, onlara niçin izin veriliyor? Doğru topluyor ama başkanımız adına topluyor değil mi?

Komşum Ragıp Bey gelir, gider, çatar bana; üstünüze afiyet biraz muhalefetçidir kendisi. Mahallede başkanımın temsilcisi ben olduğum için eleştirilerini doğrudan bana ulaştırır. Bilirim, kasıtlı yapar bunu. Güya aklımı çelecek de başkanımdan, başkanımın o güzelim partisinden vaz geçirtecek. Bu sabah yine karşıma çıktı, telefonunu suratıma tutarak benim maske şifrem geldi, dedi, hadi, seninkini göster de başkancı olduğunu görelim. Seninki geldiyse benimki çoktan gelmiştir, dedim telefonu açarken... Baktım mesaj sayfası bomboş... Üzüldüm,bozuntuya vermeden gülüp geçtim ama içimden bir parça kopup gitti. Sonra düşündüm ki başkanım haklı. Ben yabancı sayılmam, önce muhalefetçilerin maskesi gitmeli ki çene çalmasınlar, ortalığa velveleye vermesinler.

Millet koronayla uğraşırken hükumet Kanal İstanbul ihalesi yaptı, diye davul çaldılardı... Ben demiştim ama... Başkanımın bu işten haberi yoktur, hükumetin içine sızmış muhalefetin işidir bu, diye söylemiştim. Söylemesem de aklımdan geçirmiştim. Tıpkı düşündüğüm gibi olmuş. Ulaştırma bakanlığına sızan muhalefet ajanı yapmış ihaleyi. Başkanım bu işe çok sinirlenmiş olmalı ki bakanı değiştiriverdi. Her hatanın bir faturası olacak tabii.

Büyük oğlana, telefonumu sen mi kurcaladın, diye sordum, başkanımdan maske şifresi gelecekti, gelmedi, yoksa mesaj ayarlarıyla mı oynadın, ne ettin, dedim. Belli mi olur çocukların işi, gelen mesajı anlamadan siliverirler. Hani mahalleye rezil olmayalım, bizim şu muhalefetçilerden neyimiz eksik? Gelen giden şifre soruyor. Olmaz ki canım, ben yabancı değilim, diyorum, başkanım en son benimkini gönderse olur, diyorum ama kimseye dinletemiyorum.

İşte telepati diye buna derim. Tam da maskemin şifresini düşünürken, telefonumdan bip diye bir ses gelmesin mi? Ailecek atladık üstüne! Büyük oğlan şahin gibidir, bir çırpıda, cık, dedi, maske şifresi değilmiş, diye başını salladı, başkan iban numarasını göndermiş yine.

Buna da şükür, dedim, başkanım yine unutmuyor bizi.