GÖKKUŞAĞI
Dünyanın bütün renkleri bir gün bir araya toplanmışlar ve hangi rengin en önemli en özel olduğunu tartışmaya başlamışlar: Her renk kendini anlatmış. Anlaşamamışlar her renk en büyük benim kavgasına tutuşmuşlar birden gök gürlemeye başlamış şimşekler çakmış yağmur damlaları düşmeye başlamış tüm renkler gök gürlemesinde korkmuşlar ve birbirlerine sarılmışlar
o sırada Yağmurun sesi duyulmuş
"Bu kavganızın anlamı ne, bu üstünlük çabanız neden? Siz bilmiyor musunuz ki her biriniz farklı bir görev için yaratıldınız, birbirinizden farklısınız ve her biriniz kendinize özelsiniz, şimdi elele tutuşun ve bana gelin" haykırışına Renkler; elele tutuşup birlikte gökyüzüne havalanmışlar ve bir yay seklini almışlar, Yağmur onlara "bundan böyle "demiş" Her yağmur yağdığında siz birleşip bir renk cümbüşü halinde gökyüzünden yeryüzüne uzanacaksınız, ve insanlar sizi gördükçe huzur duyacaklar, güç bulacaklar, insanlara yarınlar için umut olacaksınız, Gökyüzünü bir kuşak gibi saracaksınız ve size GöKKUŞAĞI diyecekler. Anlaştık mı?" (Alıntı)
İşte bu yüzden ne zaman dünyamız yağmurla yıkansa, ardından gökyüzünde GÖKKUŞAĞI belirir..
Gelin bugün renklerle bizleri birbirimize düşürenlere karşı yağmurun sesini dinleyelim birbirimize sarılalım.
Çünkü
Biz de gökkuşağındaki o renkler gibi birbirimizden farklıyız ve hepimiz özel ve güzeliz. Sevgiyi hoşgörüyü birliği sağlayalım Geleceğimizi şekillendirmek isteyenlerin geleceklerini biz şekillendirelim.
İşimiz zor ve güç bunu neden yapmalıyız
Çünkü
Çocuklarımıza ve torunlarımıza karşı sorumluluklarımız var.
Ülke yangın yerine çevrilmiş
İnsanların açlık ve yoksulluktan intihar ettiği
İşsizliğin arttığı
Kadın cinayetlerin çoğaldığı,
Ormanların yakılarak veya maden ocağı kurulmasıyla yokedildiği,
Çevre katliamlarının yaşandığı
Emeğin yok sayıldığı,
Terörün hergün canımızı yaktığı,
İdeolojik kararlar, yandaş kayırma, doğaya zarar verecek taraflı ihaleler ve en önemlisi düşmanlaştırma bitsin istiyorsak, sorunlarıma çözüm istiyorsak
GÖKKUŞAĞI’nda birleşelim.
Cumhuriyetimizin Kurucusu Efendiler diye seslendiği halkına saygı gösteren değer veren liderimiz, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu parti CHP olmak üzere bugün üst yöneticiler ( Tüm partilerde aynı anlayışın parti içi iktidarı) efendi efendi bizleri dizayn ediyor, bizlerin sayesinde oturdukları koltuklara güç vereceklerine bize karşı koltuktan aldıkları gücü kullanıyorlar. Bizleri birbirimize düşürüyorlar, nefreti körüklüyorlar, öfkemizi arttırıyorlar, ruhumuzu bozuyorlarlar, huyumuzu değiştiriyorlar. Gelin bu anlayışa karşı koyalım hoşgörüyü, sevgi ve barış tohumları atalım yönetilen değil yöneten olalım. Başarmak için başlamak lazım.