Hukukçu Burak Yılmaz, 'Düğmesiz Cübbesi'nde, GEZİ Davasını Yazmayı Sürdüyor

Av. Burak Yılmaz, 'Düğmesiz Cübbe' isimli köşesinde, Gezi'nin 9.yıl dönümünde, Gezi Davası'na ilişkin ikinci yazısıyla 'Gezide Gezintisi'ne nokta koyuyor.

AV.BURAK YILMAZ   - DÜĞMESİZ CÜBBE

 

 

 

‘GEZİ’DE GEZİNTİ (2)

 

 

 

Dosyaya göre bana göre mağdur edilen sanık Osman Kavala, ilk olarak 18 Ekim 2017’de Atatürk Havalimanında gözaltına alınmıştır.

 

 

Osman Kavala, 1 Kasım 2017’de ‘Anayasal Düzeni Değiştirmeye Teşebbüs ve Hükümeti Ortadan Kaldırma’ suçlamasıyla tutuklandı ve 19 Şubat 2019’da yani yaklaşık 1.5 yıl sonra hazırlanan iddianame ile aynı dosyanın diğer şüphelileri ile birlikte müebbet hapsi istendi.

 

 

Bu sırada Kavala’nın "tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ve tutukluluk incelemelerinin hakim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği" gerekçesiyle yaptığı başvuruyu Anayasa Mahkemesi 22 Mayıs 2019’da reddetti.

 

 

Konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyan Kavala hakkında AİHM ‘hak ihlali kararı’ vermesine rağmen, AYM ilginç bir karara daha imza attı ve AİHM’nin kesinleşmiş kararının tarafları bağladığını, AİHM’nin bu kararının nihai karar olmamasını gerekçe göstererek Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verdi.

 

Burada şunu atlamamak gerekir. AİHM, ‘hak ihlali kararı’ verirken; AİHS 18. Maddeye de atıfta bulunmuş ve dolayısıyla siyasi saiklerle tutuklu bulunduğuna da kanaat getirmiştir. AİHM Selahattin Demirtaş davasında da aynı maddeden bir hak ihlali kararı vermişti. İlgili okuyuculara da bu maddeyi araştırmalarını öneririm; zira AİHM hak ihlalleri kararlarında nadiren 18. Maddeye atıfta bulunur.

 

Devamında, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Osman Kavala ve Gezi Yargılamasında yargılanan 15 sanığın ‘beraatine’ karar verdi.

 

 

18 Şubatta beraat kararı verilen Kavala, daha Silivri Cezaevi’nden çıkmadan aynı gün gözaltına alındı ve 19 Şubat günü bu sefer de “15 Temmuz Darbe Girişimi” sebep gösterilerek tekrar tutuklandı. Anayasayı ihlalden tutukluluğu devam edilen Kavala hakkında, bu sefer de ‘Siyasi Casusluk’ suçlamasıyla TCK 329’dan tekrar tutuklanmasına hükmedildi. Anayasayı ihlalden tahliyesine karar verilen Kavala, ‘Casusluk’ suçlamasıyla tutuklanmış olduğu için cezaevinden çıkamadı. Bu arada AİHM’nin ‘hak ihlali kararı’na ve ‘derhal tahliye edilmesi’ için verdiği karara karşı, ‘karar kesin değil’ deyip tutukluluğun devamına karar veren AYM karara itiraz etti. Fakat AİHM hak ihlali var deyip itirazı reddetti ve karar kesinleşti. Anayasa Mahkemesi, Osman Kavala’nın "tutuklamanın hukuki olmaması” nedeniyle 'kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı'nın ihlal edildiği" iddiasıyla yaptığı ikinci başvuruyu da 29 Aralık 2020’de reddetti.

 

İçeriden hiç çıkamayan Kavala ve diğer gezi yargılananları hakkında 30. Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararını, BAM 3. Ceza Dairesi bozdu ve geri gönderdi.

 

Burada ilginç bir olay daha yaşandı İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde Gezi Yargılamasını yapan hakim 15 Haziran 2021’de çArşı davasının görüldüğü İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazarak dosyaların birleştirilmesini önerdi. Ardından 28 Temmuz’da bu mahkemeye geçici olarak atanan aynı hakim, kendi talebini yerinde bularak birleştirmeye onay verdi.  Bu şekilde görülen duruşmaların ardından Gezi ve Çarşı davalarının yeniden ayrılmasına karar verildi.

 

 

 

25 Nisan 2022 günü ise, Gezi Davasının son yargılaması yapıldı ve karar verildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, iş insanı Osman Kavala’nın “casusluk” suçlamasından beraat ve tahliyesine, somut ve hukuki hiçbir delil olmamasına rağmen “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti.

 

 

Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise 18’er yıl hapis cezasına çarptırılmasına, hepsinin ayrı ayrı tutuklanmalarına karar verildi.

 

 

Bütün teferruatına değinmediğim bu yazıda dahi tarafı olduğumuz sözleşmelere binaen verilen hak ihlali kararlarına uymayan bir yargı mekanizmasının ortaya çıkardığı hukuki garabetin bütün olumsuz sonuçlarını maalesef en acı haliyle yaşıyoruz.

 

 

Siyasallaşmış yargının yaratmış olduğu yıkım, sadece adil olmayan bir hukuk düzenine sebep olmuyor; aynı zamanda ülkenin ekonomisine verdiği tahribatın sonucunu tüm vatandaşlarımızın yaşamasına sebep oluyor.

 

 

Güven vermeyen bir yargı mekanizması, dış yatırımcının da yatırıma yanaşmamasına ve var olan yatırımcının da çekilmesine sebep oluyor.

 

 

Modern devletlerde denge ve denetim mekanizması olan Anayasa Mahkemeleri siyasallaşırsa, bir denge unsuru olmaktan çıkar ve tartının olmaması gereken yerinde ağırlık yaratır.

 

 

Dolayısıyla demokrasinin çökmesine sebep olur. Maalesef ki ülkemizde AYM verdiği kararlarda hukuki değil siyasi bir taraf aldığı izlenimini yaratıyor.

 

 

Umuyorum Kavala ve diğer sanıklar hakkında verilen bu yanlış karardan üst mahkemelerde dönülür ve bu kişiler hürriyetine kavuşur.

 

 

Umuyorum sadece Gezi yargılamasıyla hüküm giyenler değil hüküm almadan yıllardır tutuklu bulunan tutuklular hakkında da adil kararlar verilir.

 

 

Son olarak hukukun devletten üstün olduğu ve kılavuz olduğu yarınları hep beraber yaşamak dileğiyle...

 

 

                                                                   burakyilmaz@live.com

 

 

*Mor ve Ötesi Grubu'nun İstanbul İnönü (Vodafone Park) Stadı'ndaki Konseri'nde solist Harun Tekin'in yaptığı konuşmadan bir bölüm aşağıda yer alıyor...


30.05.2022 16:43:33